atak son zamanlarda en çok karşılaştığımız psikolojik problemlerdendir. Kaygı bozuklukları başlığı altında yer alan panik atak, hayatımızı yaşanmaz hale gelmesine neden olmaktadır. Sıklıklar farklı psikolojik sorunlarla karıştırılan panik atak, kaygı temelli bir rahatsızlıktır. Kaygılar ve korkular genelde birbiri ile karıştırılır. Bazen fobilere bazen ise bir depresyona bile insanlar panik atak diyebilmektedir. Panik atağın tam olarak ne olduğunu iyice anlayabilmek için kaygı ve korku arasında ki farkı bilmek gerekmektedir.

korku.kaygi

 

 

Kaygı, gerçekte var olmayan ama var olması muhtemel bir durum ile ortaya çıkan düşünce sonrası hissedilen duygudur. Örneğin, uçak yolculuğu yapacak bir insanın uçağın düşme ihtimaline karşı hissettiği duygu kaygıdır.  Sınavdan ya başarısız olursam düşüncesi sonrası ortaya çıkan duygu kaygıdır. Köpekten korkan bir insanın yolun üzerinde köpek olup olmadığını bilmemesine rağmen olma ihtimali karşısında hissettiği duyguya kaygı denir.

Korku, gerçekte var olan bir duruma karşı hissedilen duygudur.  Köpekten korkan birisinin yolun üzerinde köpek olduğunu bildiği veya gördüğü zaman hissettiği duygudur. Kendinden güçlü biri ile kavga etme durumunda kalan birinin hissettiği duygudur. Uçak gökyüzündeyken türbülansa girdiğinde hissedilen duygudur korku.

Korku kaynaklı yaşanan psikolojik problemlere fobi denir, en bilinen fobiler hayvan fobisi, yükseklik fobileri, kan ve yaralanma fobisi, gök gürültüsü ve fırtına fobisi, uçak fobisi, yalnızlık fobisi, klostrofobi (kapalı alan korkusu), uzay ve alan fobisi, yutma fobisidir. Kaygı kaynaklı yaşanan psikolojik problemler ise atak, sosyal fobi, obsesif kompulsif bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğudur.

atak, kaygı bozukluklarından en sık görülenidir. Fiziksel bir belirti ile ortaya çıkar. Bu belirtiler genelde kalp çarpıntısı, ellerde uyuşma, sırtta batma, terleme, titremedir.  Sonra ki süreçte fiziksel belirtiler; ölüyorum, bayılacağım, kontrolü kaybedeceğim, delireceğim gibi düşüncelerle felaketleştirilir. Böylece hissedilen kaygı üst seviyeye çıkar ve kişi soluğu hastanelerin acil servislerinde alır.

bozukluk ise yaşanılan panik atağın tekrar olacağı düşüncesinin yarattığı yoğun kaygıdır. Buna beklenti kaygısı da denebilir. Kişi tekrar paniği yaşayacağı düşüncesi ile hep huzursuzdur. Panik atak hakkında ayrıntılı bilgi almak için tıklayınız…

 

psikoterapi

Hipnoz ise kaygı bozukluklarında kişilerin yaşadığı kaygıyı bilinçli zihni ile kaygının rahatsız etmeyecek seviyeye gelmesine yardımcı olan etkili bir yöntemdir. Davranışçı terapilerde bazı egzersizler ve ev ödevleri verilmektedir. Danışanlar genelde bu ev ödevlerini yapmakta zorlanmaktadırlar.  Bu zorlantı sonrası genelde terapiler ya yarım kalır ya da süreci uzar… Hipnozda ise kişinin hissettiği duygular önce normalleşir ve zihinsel anlamda bu konu hakkında olumsuz senaryolar değiştirilir.

Davranışçı terapilerde danışana ödevler verilerek hissedilen duygunun normalleşmesi sağlanır. Duygular kontrol dışı olduğu için danışanlar bu ödevleri yapamamaktadır. Hipnoz yönteminde ise önce duyguların normalleşmesine yönelik terapiler uygulanır. Duygular normalleştiğinde ise davranışçı terapilerde verilen ödevlerin danışanın kendisinin süreçte yapması beklenir. Yani danışana yaşadığı sıkıntı ile alakalı davranışçı ödevler verilmez. Şunu yap, bunu yap şeklinde yönlendirme de bulunulmaz. Beklenti, sonrası kişinin alternatif üretebilecek zihin seviyesine gelmesidir. Bu seviyeye geldiğinde zaten danışan, zihninde çözüme yönelik alternatifleri üretecektir.

Aynen fiziksel anlamda herhangi bir problem yaşamazken duygular normalken yaşadığı bu durumu çok saçma ve mantık dışı bulan atak hastasının, fiziksel belirtileri yaşadığı esnada bu düşünceyi aklına bile getirememesine benzer. Bazen aklına getirebilir ama duygu daha üstündür ve o düşünceyi bastırır. Hipnoz yöntemi ile yapılan sonrası danışan, fiziksel belirtiler yaşasa bile duygular düşünceleri bastıracak düzeyde olmadığı için mantıklı düşünceleri daha rahat bir şekilde devreye sokar ve duygularını kontrol altına alabilir.

Herhangi bir kaygı yaşamayan danışan fiziksel belirtileri felaketleştirmez yaşadığı duygularda kontrol altında olur. Aslında süreçte dediğimiz şey kişinin duygularını kontrol etmesini öğretmektir. Danışan eğer duygularını kontrol edebilecek seviyeye geldi ve duygularını kendi başına kontrol edebiliyorsa terapi süreci sonlanır. Çünkü danışan artık kaygılarını nasıl kontrol edebileceğini biliyordur.

Hipnoz hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için tıklayınız…

Psikolog Ayhan ALTAŞ – Bursa

Psikoterapist & Hipnoterapis & Terapisti